Son güncelleme 16 Eylül 2024 - 13:55
09 Mar 2016 Köşe Yazarları, Sürmanşet 1
Dursun bir gün kahvehanede Temel’in yanına gelerek:
Temel şöyle bir Dursun’u süzmüş:
Bu sözlerden sonra Dursun bakkala gitmiş, bir şişe tuz ruhu alıp evine dönmüş. İte-kaka ineğe zorla tuz ruhunu içirmiş. Tabi inek mevta…
Ve ertesi gün Dursun, kahvehanede yine çıkagelip Temel’e;
Temel şaşkın bir edayla başını kaşımış. Sonra Dursun’a doğru dönerek;
* * *
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, çocuklar artık anne – babasız büyüyor. Hayat para kazanma gailesine dönüşmüş, ‘para ne için kazanılır’ diye düşünülmeden ömür törpülüyoruz çoğumuz…
Oysa madde maksat olup amaca hizmet eder. Amaç ise insandır. Her şey insan içindir.
Yüce Yaratıcı’nın her şeyi emrine amade kıldığı, uğruna koca kainatı yarattığı insanoğlunun, birbirinden bir şeyleri kıskanması ve biraz daha az imkânı olanları köle gibi kullanması kadar saçma bir şey olamaz…
Eski çağlarda insanoğlunun avcılık ve toplayıcılık ile uğraştığı dönemlerde aileler geniş olup çocuklar hem dede ve ninesini, hem de anne-babasını sürekli görüyor; onlarla beraber bir hayat sürerek yetişiyordu.
Tarım toplumuna geçiş ile birlikte dede, nine ve anne aile içinde kalmakla birlikte baba, tarla ve ahır işleri için ara ara çocuğun yetişmesi esnasında yanından ayrılmaya başladı.
Atölye ve tüccar sistemiyle birlikte baba, çocuğun yetişmesinden neredeyse tamamen çıktı. Eve para getiren, akşamdan akşama eve uğrayan bir adam şekline dönüştü.
Sanayi devrimi ile birlikte Batı’da anne de fabrikalarda çalışmaya başladı. Çocuklar ise dede ve ninenin elinde büyüyordu. Artık anne de baba gibi işlevsizleşmiş, evi otel gibi kullanır olmuştu.
Toplumsal çöküş ve çözülme de bu dönemde hızla gelişti ve bugün insanlığın yaşadığı pek çok sorunun temeli de bu dönemde atılmış oldu. İnsanın sevgi ile ve maneviyat ile bağları da bu dönemde hızla kopmaya başladı.
Fazla uzatıp, gözlerinizi yormak istemem, süreçleri sizler de biliyorsunuz.
Günümüze gelince artık “modern çağda” yaşıyoruz. O büyük ailenin yerini Türkiye’mizde ve ülkemize benzer karakteristik özelliklere sahip yerlerde çekirdek aileler aldı. Anne – baba ve çocuklardan oluşan bu ailelerde anne – baba iş yerinde çalışıyor.
Dede – nine ise kendi hayatını yaşıyor. “Bugüne kadar biz size baktık, artık siz de kendi çocuklarınıza bakın” havasında… (Tabii onlar da elden ayaktan düşünce doğru huzurevini boyluyor. Çünkü sen çocuklara, torunlara sevgi vermemişsin ki onlar sana niye sevgi beslesin, değil mi ya?)
Çocuklar ise biraz büyükse ya televizyona emanet, ya da sokaklarda geziyor. Küçükse muhtemelen doğru dürüst bir eğitimi olmayan, bu nedenle de iş bulamamış komşu teyzeye, para karşılığında emanet duruyorlar. Kadın, zaten kendi çocuklarını yetiştirememiş ki, seninkini nasıl yetiştirsin? Sorsan senin kız – oğlan ne yapıyor desen, çoğunun verecek cevabı da yok!
Çocuklar evde televizyon karşılığında hangi kültürle yetişiyor belli değil.
Evde hangi kanal açık, teyzem ne izliyor belli değil. Evlilik programımı izliyor, kim kimi nasıl öldürmüş onu mu takip ediyor, saçma sapan pembe dizilere mi takılmış? Senin çocuğun evde kafası ne saçmalıklarla doluyor, bir Allah biliyor…
Anne – baba biraz daha iyi para kazanabiliyorsa çocuğu komşu teyzeye değil de, kolejlerin kreş adı altındaki kelle avcılarına emanet ediyor. Orada ise hangi kültürle yetiştikleri, kime hizmet edildiği de çoğu kez belli değil… Zeki olanlar küçüklükten itibaren Batı’ya gidecek şekilde formatlanıyor. Biraz daha safları ise kendi milletine yabancılaştırılıp bırakılıyor. Yalan mı?
Biraz daha dindar olanların çocukları az biraz kendini kurtarınca soluğu niye Amerika’da ya da Almanya da alıyor? Hiç düşündünüz mü? Devletimiz kaç yıldır paralel yapı denilen sistemle ya da yabancı okullarla niye mücadele ediyor?
Ondan sonra bu çocuk büyüyünce anne – babaya asi olduğunda bir de kızıyorsun. Yemedim yedirdim. Giymedim giydirdim. Kolejlerde okuttum. Bir de şuna bak haytanın teki oldu diyorsun; beş kuruş para için anne – babasına kıyıyor. Yalan mı?
Her gün gazetelerde, haberlerde görmüyor muyuz? Uyuşturucu parası için annesini öldüren kızları, ya da bir an önce mirasa konmak için babasını katleden evlâtları…
Veya benim oğlan/kız Amerika’da bilmem ne enstitüsünde çalışıyor, oradan teklif geldi, diye saf saf övünüyorsun. E senin çocuk uçmuş – gitmiş, el güzeli olmuş haberin yok…
Hatta Batı ülkelerinde bireysel yaşam daha da revaçta. Çocuk bir şekilde dünyaya geliyor(!) Belirli bir baba yok. Anne ise çocuğu ya çocuk esirgeme kurumuna bırakıyor, ya da maddi durumu iyi ise bakıcı tutup kendi evinde ya da bakıcının evinde baktırıyor. Orada ise durum daha da kötü. Bu kez akşamdan akşama da olsa eve gelen baba da yok.
Zaten kızılca kıyamette burada kopuyor.
Sonra da anne – babalar soruyoruz:
Türkiye’nin acil esnaf reformuna ihtiyacı var Milliyetçi Sol Parti (MİLLİ SOL) Genel Başkanı gazeteci Hüseyin Alpay, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları […]
“Eskişehir gazeteleri 07.12.2015 tarihinde şu başlıkla çıkmıştı: Eskişehir Valisi Sayın Güngör Azim TUNA İhtiyaç Sahiplerine Yardım Eden Tülomsaş emeklisi […]
Gergerlioğlu, Kocaeli’nin tüm sorunlarını titizlikle inceliyor DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Kocaeli’nin sorunlarını […]
Prof. Dr. Ata Atun Dizi ve film Platformu Netflix, senaryonun içeriğini araştırmadan belli ki Yunan ve Rum propagandasına alet […]
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, şehitlerini anma yıl dönümü töreninde, yine, 2. Dünya Savaşı’ndaki (1 Eylül 1939) Nazi Almanya’sının ülkesini işgali […]
Türkiye OECD ülkeleri arasında haftada en az bir kez parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke […]
İnegöl’de çok daha riskli bölgeler öylece dururken, Devlet Hastanesi karşısındaki merkezi bölgedeki konutların bulunduğu alanın apar topar kentsel dönüşüm uygulama […]
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, inşaat çalışmaları tamamen duran Ali Osman Sönmez Çekirge Devlet Hastanesi sorununu Meclis gündemine taşıdı. […]
Ağustos’taki Vatan Hilmi Özden Ağustos ayı; şanlı tarihimize zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt […]
Niyet başka akıbet başka! Prof. Dr. Ata Atun Yunanları ve Rumları, aile yapıları, kültürleri, inanışları, eğitimleri, mizahları, kafa yapıları, […]
29 Nis 2024 0
Uluslarararası Strateji Uzmanı Başkanı Şener Mengene,...17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...01 Eyl 2024 0
Türkiye OECD ülkeleri arasında haftada en az bir kez parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke […]
Hocam teşşekkür ederiz. Yazdığınız gibi, öz kültürümüze uygun yaşamaya devam etmeliyiz. Bizi biz yapan değerlerin kıymetini ve önemini bilmeliyiz. Selamlarımla.